Her şey, bir arkadaşımın “Hadi kürek çekmeye gidelim!” demesi ve benim saniyeler içinde “Evet!” dememle başladı. Plansız, düşünmeden, sorgulamadan… Bazen en güzel deneyimler böyle gelir insanın hayatına. Haliç’te bulduğumuz tatlı eğitmenlerle, İstanbul’un sularında kürek çekmeye başlamıştık bile.
İlk gün, “Ben bu küçücük kanoya nasıl binicem?”, “Kesin suya düşerim!”, “Aman rezil olurum!”, “Bu iş çok zor duruyor.” gibi milyon tane düşünce beynimde dönüp duruyordu. Ama sonra eğitmenler tuttu elimden, bir anda kanoya bindim ve kendimi suyun üstünde buldum. Bazen en büyük korkularımız, aslında sadece kafamızda büyüttüğümüz hayaletler gibi.
Tekniğin İçinde Akışı Bulmak
Kürek çekmek, başta teknik bir iş gibi görünse de aslında bedenin, zihnin ve suyun ritmine uyum sağlama sanatı. İlk başlarda, küreği nasıl tutacağımı, dengemi nasıl koruyacağımı, nefesimi nasıl kontrol edeceğimi düşünmekten suyun üzerindeki anın keyfini bile fark edemiyordum. Ama tekrar ettikçe, antrenmanlar arttıkça zihinle değil, bedenle hareket etmeyi öğrendim.
Bir noktadan sonra, küreklerin suya batışı ve çıkışı bir ritme dönüşüyor. O ritme kapıldığında, sen artık suyla bir bütün oluyorsun. En çok ekibin senkronu etkiliyor insanı. Herkes aynı anda, aynı güçle kürek çektiğinde, ortaya çıkan uyum resmen bir dans gibi. İşte o an anlıyorsun: Burası sadece su değil, burası akış.

Kürek Çekmek ve Özgürlüğün Tadı
Zamanla sabahın ilk ışıklarını kano üzerinde karşılamaya başladım. İstanbul sessiz, Galata önümüzde ve biz suyun üzerinde ilerliyoruz… O an kendimi tamamen özgür ve zamandan bağımsız hissediyorum.
En çok ekibin en arkasında olmayı seviyorum. Oradan baktığımda küreklerin senkronize bir şekilde suya batışı ve çıkışı bana gerçek bir dansı izliyormuşum gibi hissettiriyor. Belki de suyun en güzel yanı hareket etmeden hiçbir yere gitmemek. Suya saygı duyduğunda, o da seni ilerletiyor.
Henüz tek başıma suya açılmadım ama bu deneyimi yaşamak için sabırsızlanıyorum. Tek başına, kendi iç ritmini bularak suyun üzerinde olmanın nasıl bir his olduğunu keşfetmek istiyorum.
Her Hava, Yeni Bir Deneyim
Bu deneyimi sıcakta, yağmurda, rüzgarda ve soğukta yaşadım. Ve her hava koşulunun bana farklı bir ders verdiğini fark ettim.
🌞 Güneşli günlerde: Su huzurlu ve sıcak, kürekler hafif. Her şey yolunda.
🌧️ Yağmurda: Su ile birlikte yağmura da teslim oluyorsun. Her damla, o anın parçası.
💨 Rüzgarlı günlerde: Kürekler ağırlaşıyor, su seni geri itiyor. Ama bazen ilerlemek için daha güçlü çekmek gerekir.
❄️ Soğukta: Eller buz gibi ama hissettiğin şey canlılık. Soğuğun seni durdurmasına izin vermezsen, yoluna devam edebilirsin.
Her biri farklı ama hepsi suya teslim olmanın ve doğayla bütünleşmenin bir yolu.
Ve Sonunda…
Kürek çekmek sadece bir spor değil, akışta olmanın, sabretmenin ve doğayla uyum içinde hareket etmenin bir yolu.Kendi sınırlarını keşfetmek, suya rağmen değil, su ile birlikte ilerlemek.
Henüz yalnız çıkmadım ama biliyorum ki bir gün, tek başıma suyun üzerinde olacağım ve o an kendimi daha önce hiç hissetmediğim kadar özgür hissedeceğim.
Kanoda yol almak için sırtını gittiğin yöne dönersin, ama hız kazanmak için ekibinle uyum içinde olmalısın. Tıpkı hayatta olduğu gibi; bazen geçmişe bakarak yön bulur, birlikte hareket ederek güçlenirsin.




Yorum bırakın