Gidenlerden Kalanlar…

Bu yazıyı evimde, kahvemi içerken yazıyorum. Son iki yazıdan sonra artık raylı sistemlerden uzaklaşma vaktim gelmişti. 😂 Bugün farklı bir atmosferdeyim ama aklımdan geçenler pek değişmedi. Dünden beri zihnimde dönen bazı şeyleri düşününce, bunları yazıya dökmek iyi hissettirecek diye düşündüm.

Bazı insanlar hayatımızdan gider. En azından fiziksel olarak… Yollar ayrılır, konuşmalar kesilir, alışkanlıklar değişir. Ama bazıları hiçbir zaman tam olarak gitmez. Gerçekten gidenler mi daha güçlüdür, yoksa kalmaya devam eden hisler mi?

Bu nasıl mümkün olabilir? Aradan geçen onca zaman, kurulmuş yeni hayatlar, alınan kararlar… Buna rağmen, bir an gelir, bir sokak tabelası, bir koku, bir şarkı ya da bir bakış zihnin içine sızar ve o kişinin orada olduğunu fark edersin. Gitmiş olması gereken biri, aslında hiç gitmemiştir.

Peki neden? Geçmişe mi takılıyoruz, yoksa bazı hisler gerçekten zamandan bağımsız mı? Bir insanın zihnimizde ve kalbimizde yer etmesi, onun bizden daha güçlü olduğu anlamına mı gelir? Belki de mesele ne giden ne de kalan olmak… Belki mesele, hangi hislerin bizde daha derin bir iz bıraktığıyla ilgilidir.

Günlük hayatına devam etmene, kendine değer vermene, yaşamına yeni bir yön çizmene ve geleceğe açık olmana rağmen hâlâ aynı kişinin kalbinde bir yeri olduğunu fark etmek… Bu gerçek sevgi midir? Yoksa bir takıntı mı? Bunu ayırt etmek bazen zor oluyor. Kalbinden çıkarmadığın biri için kendine bahaneler üretmek, onu özlemeyi romantize etmek, bu hislere bir anlam yüklemek… Tüm bunlar, gerçekten sevdiğin için mi, yoksa artık o hissi bırakmaktan korktuğun için mi?

Bazen, sevilmek değil sevmek daha özgür hissettirir. Karşılık beklemeden, bir şeyin sonucuna bağlanmadan sadece hissetmek… Bazen bu, insanın kendine verdiği en büyük hediye olur. Birini unutmak mı daha zor, yoksa onun sende bıraktığı duyguyla yaşamaya devam etmek mi? Gerçek sevgi, bir insanın hayatında var olup olmamasıyla mı ölçülür? Ya da belki de gerçek özgürlük, duygularına sahip çıkmaktan geçiyordur.

İnsan, hayatındaki bazı eksiklerin tamamlanmasını beklerken aslında kendi içinde bir bütün olmayı öğreniyor. Ve belki de, gerçekten gitmeyen şey bir insan değil, o insana dair içimizde büyüttüğümüz hislerin ta kendisi…

“Bazı insanlar hayatımızdan çıkar ama içimizden çıkmaz. Gidenlerden kalanlar bazen, en çok bizi tanımlayan izler olur.”

Yorum bırakın